Halı-Kilim-Dokuma

0
384

Halı sanatı Türklerin bulunduğu bölgelerde ortaya çıkmış ve dünyaya buralardan yayılmıştır. Orta Asya’daki özellikle göçebe Türklerin halı ve kilim dokuma konusundaki öncülüğü tartışılmazdır. Anadolu Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı devirlerinden bu yana asırlar boyu gelişmiş olan bu sanatın pek çok örneği günümüze dek ulaşmıştır.  Türk halıcılığı konusunda en temel halkayı Anadolu Selçuklu halıları oluşturur. Konya’da üretilmiş ve Gördes düğümü tekniği ile dokunmuş olan halılar, 13. yüzyıldan günümüze değin kesintisiz bir süreç izlemiştir. Söz konusu örneklerin benzerlerine, Fustat (Eski Kahire) ve Beyşehir gibi çevrelerde de rastlanır.

Selçuklu halılarında geometrik motifler hüküm sürer. Bitkisel bezeme stilize ve geometrik şekillere yakın yapılırken, kufiye benzeyen bir yazının da dekoratif unsur olarak kullanıldığı bilinir. Yıldız, sekizgen, ok ucu, baklava, çengel, S ve U harfleri ve svastika (gamalı haç) benzeri şekiller sıklıkla kullanılan motifler; mavi, sarı, kırmızı ve yeşil ise en sık kullanılan renklerdir. 14. yüzyılla birlikte artık hayvan figürlerini de halılarda görmek mümkün olur: Dört ayaklı, kuş, ejder, çift başlı kartal ve stilize hayvanlar en yaygın şekilde uygulanmış olanlardır.

15. yüzyılın sonları ile 16. yüzyılda Avrupa’daki resimlerde geometrik desenli halılara rastlanır. Osmanlı halıları olarak bilinen bu halılar, yanlış bir şekilde Holbein Halıları olarak isimlendirilmişlerdir. Dört çeşite ayrılan Holbein Halıları’nda Selçuklu geleneği soyut bitkisel motiflerde ve kufi yazı şeridinde devam eder.

Yine 15. yüzyılla beraber halılarda yöresine göre farklılık gösteren üslup ve teknik çeşitlilikleri de görülür. Beylikler döneminde yaşanan rekabet halı üretimine de yansır ve kalitenin yükselmesine olanak sağlar. Özellikle Osmanlı döneminde saraydan verilen siparişler sayesinde üstün nitelikli halılar dokunur; aynı zamanda Lâdik, Kula, Karaman, Bergama ve Polonez gibi üretim merkezleri gelişir. Halı sanatının gelişiminde klasik dönem, 16. Ve 17. yüzyıllardır. Selçukludaki geometrik desen geleneği sürerken, zengin bitkisel dekorasyona sahip madalyonlu halılar üretilmeye başlar. Yıldızlı ya da madalyonlu ismiyle bilinen Uşak halılarındaki madalyonlar zemin üzerinde sonsuzluk teması şeklinde yer alırlar. Sarayın talebinin sanatın gelişimindeki rolü göz önüne alınırsa Saray Halıları denilen klasik Osmanlı halılarının önemi de fark edilecektir. Bunlar, saray için türlü ihtiyaçlar maksadıyla üretilir ve natüralist çiçek motifleriyle dikkat çekerler. Sözü edilen motifler Gördes düğümü yerine İran düğümü ile kolaylıkla işlenebilir. İstanbul’dan gelen desenlere bağlı kalarak Kahire’de imal edilen saray halıları da ipek benzeri ince bir yünle dokunur. Halı ustalarının bir ferman ile başkente getirildikleri ve büyük olasılıkla Bursa’da saraya halı dokudukları bilinir. 

Hâlihazırda Anadolu’nun Kayseri, Konya, Sivas, Isparta, Uşak, Gördes, Kula, Bergama, Milas, Balıkesir ve Çanakkale gibi eski halı merkezlerinde halı dokumacılığı devam eder. Ek olarak, geçmişte de olduğu üzere halı sanatını icra edenler çoğunlukla kadınlardır.

Halı dışındaki havsız ve düz dokuma yaygılara genel olarak kilim adı verilir.  Temel dokuma tekniği bez ayağı dokumadır. Ön ve arka yüzleri aynı olan kilimlerin atkıları, çözgülerinden fazla olduğu için atkı ipli görünümündedir. Kilimler düz çizgili yahut motifli olarak dokunabilirler. Malzemeleri genellikle yündür, kimi zaman da pamuk veya kıl iplik kullanılır. Kilimler kumaştan kalın ve halıdan incedirler, üstelik dokunmaları için özel bir alete gereksinim yoktur; halı tezgâhlarında pekâlâ dokunabilirler. 

Kilim ve ona benzer dokumaların tarihi çok eskiye gider, nitekim kilim dokuma geleneğinin Orta Asya’da başladığı ve oradan Anadolu’ya taşındığı sanılıyor. Bu dokuma tekniği ile aynı zamanda yastık, çadır, heybe, binek örtüleri ve çuval yapılır. Çadırların zeminleri ve duvarları da kilimlerle kaplanır.

Kilim tekniğiyle dokunmuş diğer yaygıların isimleri sumak, zili ve cicimdir. Sumak, renkli motif ipliklerinin çözgülere sarılarak ilmelenmesi ve zemin dokuması ile oluşur. Sumak iplikleriyle tüm yaygı dokunabilmekle birlikte, her sumak için örgü sırası sonrası zemin atkı ipliği atılabilir. Cicim, zemin örgüsü sürerken farklı renkteki ipliklerle zeminin üzerine iğneyle işlenir gibi iplik atlamaları ile desenler oluşturulması tekniğine denir. Sicimde motif ipliklerinin uçları dokumanın arkasında bırakılır. Dokuma sürerken arkadaki iplikler de motif oluşturacak biçimde öne alınır ve işlem bitene kadar tekrarlanır. Yine küçük parçalardan oluşmuş nakışlı kilimlere de cicim denir. Zili diğer yaygı türlerinden üç iplik sistemli olması sebebiyle ayrılır. Zeminde desenler oluşturacak şekilde yüzeyde renkli atkı iplikleriyle atlamalar yapılır ve bu iplikler aynı noktada çözgü ile kesişir. Böylece desen üzerinde çapraz çizgiler meydana gelir. 

Günümüzde dokumacılık Manis, Konya, Afyon, Niğde, Kayseri, Hakkâri ve Sivas başta olmak üzere belirli merkezlerde devam ettirilir. Kimi zaman dokuma yapılan yerin, kimi zaman da içinde bulunulan aşiretlerin (Yörük, Beritan vb.) isimleriyle bilinir. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz