Geleneksel Türk seyirlik sanatlarında önde gelen ve ülkemizde Karagöz olarak bilinen gölge oyununun geçmişi Uzak doğu ve Hindistan’a uzanır. Karagöz oyununun başkarakterleri Karagöz ve Hacivat’ın Selçuklular döneminde yaşamış gerçek kişiler olduğu Evliya Çelebi tarafından rivayet edilir. Yazılı kaynaklara göre ise Osmanlılarda gölge oyunu, Memlûkların gölge oyunu geleneğine dayanmak suretiyle 16. yüzyılda başlar. Aslında bir sanatçı gölge oyununda tek başına gösteri yapar. O, tasvirleri ve dekorda kullanılacak mimari öğeleri tasarlar, boyar keser; bu kuklaların ses ve ifadelerini dönüştürerek ışık yansıtılan beyaz perde üstünde oynatır; aynı zamanda oyunun ritmini sağlayan tefleri çalar.
Oyunda kullanılagelen kuklalar, ustalıkla inceltilerek iyice saydam hâle getirilmiş deve (günümüzde çoğunlukla dana) derisinden yapılır. Kök boyalar ile boyanır ve kurutulur. Eklem yerlerinden birleştirilen, kolları ve bacakları hareket eden kuklalar, uygun deliklere yerleştirilmiş bir ya da iki çubuk yardımı ile perdede hareket ettirilirler. Oyundaki başkarakterlerin yanı sıra kadın, erkek, yaşlı, genç, farklı millet ve dinden birçok karakter ve olağandışı yaratıklar da zamanla geliştirilir.