Sanat bir istikrarlı olma hâlidir. Kişinin ruhuna ait yaratma gücüne disiplinli bir eğitimin eşlik etmesiyle en iyi eserler ortaya çıkar. Sanat eserleri bu işbirliğinin en muntazam ve muazzam ürünleridir. Sanat eserlerinin yaratıcıları sanatkârlardır. Sanatçılar yetiştikleri toplumun sevinçlerinin, kederlerinin ve kültüre ait tüm değerlerinin etkisinde olan ve aynı zamanda onları da etkileyen bir konumda bulunurlar. Bu sebepledir ki, toplumdaki her bir fert, üretilmiş sanat eserlerinde kendi hayatlarının izlerine rastlayabilirler. Sanatın ortaya çıkışı uzun bir tarihi ve estetik yolculuğun ardından medeniyetin en paha biçilmez meyvesidir. Nitekim sanattaki bozulmalar çağlar boyunca medeniyetlerin ilk çöküş işaretleri olarak düşünülür. Sanat alanındaki yozlaşma, medeniyetin maddi-manevi kültür değerlerinin değerini kaybetmesine ve aktarım yoluyla yaşayan bu insanlık anıtlarının yok olmasına sebebiyet verirler. 

Sanatın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

Sanatın ortaya konulmasında eski çağlardan bu yana insanlığın sahip olduğu estetik beğeni anlayışı ile beraber inancın da mühim rol oynadığı bilinir. Din, toplumun her türlü alanında olduğu gibi, bunlarla bağlantılı olarak sanat evreninde de etkisini sürdürmüş ve besleyici bir kaynak olarak bu ilişkiye yön vermiştir. Medeniyetlerin günümüze bıraktıkları göz alıcı abideler, müzelerde saklı tutulan sanat eserleri, kütüphanelerce korunan kitaplar ve eşyalar, yüksek dinî duyguların izlerini rahatlıkla eserler üzerinde görmemizi mümkün kılar. 

İslam sanatı, islami kültürden etkilenerek üretilen tüm eserlere göndermede bulunur. Öte yandan, İslami kültürün oluşmasında islam sanatının rolü de göz ardı edilemeyecek derecede önemlidir. Bir sanat eserinin üretilmesine sanatçının inançları, duyguları, içinde bulunduğu toplum yapısı gibi öğeler etki eder. Zira bu unsurların her biri insanın varoluşunu belirler. Hâl böyle olunca, inancın, insanın hayata bakışına nasıl tesir ettiğini düşünmeden islam sanatını değerlendirmek eksik bir incelemede bulunmaya sebebiyet verebilir. Farklı toplumlarda ortaya çıkan ve birbirleriyle kıyaslanamayacak kadar değişik güzellikteki eserlerin ortaya çıkışını bu şekilde açıklamak mümkün görünüyor. Her insan topluluğunun içinde bulunduğu coğrafya, kurduğu ilişkiler, kendi yapısına özgü ürettiği değerler neticesinde eserlerin üslubu da değişiklik gösteriyor. İslam sanatının bu anlamda şahsına münhasır ve nitelikli bir üsluba sahip olduğu söylenebilir. 

İslam sanatının gelişiminde Batı’dakinden farklı bir dil oluşmasının sebebi yukarıdaki anlatımla bağlantılı olarak kavranabilir. Nitekim İslam sanatında heykelin neden daha az ilgi gördüğünü islamiyetin ilk çağlarındaki puta olan inanış ile açıklamak mümkündür. Benzer şekilde, dini düşüncede ilahi kudrete sahip yaratıcının ya da onun peygamberlerinin resmedilmesi islam dini inancına göre günahtır. Bu, resim sanatının Doğu’daki az gelişmişliğinin gerekçesidir. Fakat söz konusu engellemeler İslami kültürün kendi inançlarına uygun bir sanatın oluşmasının önüne geçmemiştir. Minyatür, hat, tezhip, ebru, ahşap, cam, halı dokuma, seramik, çini ve benzeri sanatlar bu bağlamda oluşmuş ve adlarını İslam inancıyla anılır hâle getirecek düzeyde gelişim göstermişlerdir. Günümüzde islam sanatları çağdaş yorumlarıyla birlikte gelişimini sürdürmeye devam eder. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz